Milli Demokratik Devrim, 1960'ların ikinci yarısında
Türkiye İşçi Partisi (TİP) içindeki bölünmenin yönlerinden biridir. Özellikle
Mehmet Ali Aybar'ın
liderliğindeki TİP çevresi, "Milli Demokratik Devrim" ile "Sosyalist
Devrim"i birbirinden ayrılamaz olduğunu savunup doğrudan bir
Sosyalist devrimi tercih ederken,
Mihri Belli'nin kavramlaştırdığı Milli Demokratik Devrim ise
Türkiye'ye
daha uygun bir devrim olarak ikinci bir grup tarafından tercih
edilmiştir. Bu gruptakilere göre devrim iki aşamalıdır. Önce Milli
Demokratik Devrim "
askeri darbe" şeklinde "genç subayların" önderliğinde gerçekleşecek sonra da "
sosyalist devrim" şiddete dayanmadan kesintisiz bir şekilde işçi sınıfının hakimiyetini kuracaktır.
Çünkü MDD ile sosyalist devrim farklı türde çelişkilerin çözümünü
içermekte, dolayısıyla farklı hedef ve ittifaklara dayansalar da
birbirlerini tamamlamaktadırlar. Belli ve ekibi kendilerine
yakıştırılan MDDciler ismini reddetmiş ve kendilerini "proleter
devrimci"ler olarak tanımlamayı tercih etmişlerdir.