Ernesto Bitanemiz
Mesaj Sayısı : 201 Kayıt tarihi : 28/04/08
| Konu: Seçim ! Salı Mayıs 20, 2008 12:59 pm | |
| Seçim Aydemir Güler 20 Mayıs 2008, Salı CHP ve MHP'nin yerel seçimlerden söz ettiğine bakmayın. Bu iki partinin seçim çalışmalarını başlattıklarını ilan ederken 2009 Mart sonunu düşünüyor olmaları mümkün değildir. Konumuz kuşkusuz milletvekili ayağı da olan bir erken seçimdir. Anlaşılan bu konuda karar yetkisi Anayasa mahkemesine devredildi. Meclisteki boş sandalye sayısının 30'a çıkması durumunda boşluğun telafisi için 3 ay içinde ara seçim yapılacak. AKP davasının sonuçlanacağı tarih biraz ileri kayarsa, bu ara seçimler yerel seçimlerle birleştirilmek ve erkene çekilmek durumunda olunacak.AKP ancak bu karar çıktıktan sonra kendine alan bulacaktır. Hükümetin genel seçime gidip gitmemek konusunda inisiyatifi elinden kaçırmamakta titizleneceği kesin. Komplo senaryolarına hiç itibar edilmemesinden yanayım. Bu süreçte tipik olan, Türkiye egemen güçlerini temsil eden ve mekanizmalara hakim bir siyasal aklın ve odağın mevcut olmamasıdır. Ne davanın sonucu, ne seçim tarihi, ne davalı partinin seçime nasıl gireceği belli. Bunların tamamı gelişmelerin, pazarlıkların, mücadelelerin ve, atlamayalım, ekonomik kriz dinamiklerinin sonucu olarak belirlenecek.Bu kadar belirsizlik varken muhalefet partilerinin seçim çalışmalarını başlatmasından ne çıkar? MHP'nin, faşist uç kimliğini bir kez daha uzlaşmacı, merkezci bir düzeltmeye tabi tutarak seçime girme niyetinde olduğunu Ülkü Ocaklarına yönelik operasyonlardan anlıyoruz. Türkiye siyaseti için anlamsız bir not olacak; ama "olağanüstü bir şey olmazsa"(!) MHP'nin kendini kan ve öfke üstüne kurmayacağını, ya da en azından bugünkü liderliğin niyetinin daha dengeli bir yönde olduğunu öngörebiliriz. Belirsizlik provokasyon demektir ve artık parçalara ayrılan bir devlet varken provokasyonun nereden ve kimden geleceği de belli olmaktan çıkar. Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin başlıca provokatör yatağı olarak MHP kendi güvenliğini almak durumundadır. Güvenlik yalnızca teknik bir mesele değil. MHP bir politik taktik olarak şu anda bütün sulara ağ atıyor. Bu parti aynı anda Kürt düşmanı ve Kürt açılımcısını, laiklik savunucusu ve türbanın vurucu gücünü, işçi düşmanını ve yoksulluk demagogunu, milliyetçiyi ve emperyalizm yanlısını oynayacaktır. Kendi açısından ek bir belirsizlik olarak değil, gelişimin her türünden nemalanabilmek amacıyla...CHP hakkındaki sorunun yanıtı daha karanlık. ******lı bir CHP'nin yükselişe geçmesini düşünmenin koşulunun ******cılık olduğu bu totoloji partisinin defalarca egemen güçler ve medya sayesinde küllerinden yaratıldığını biliyoruz. CHP'nin içindeki haliyle bile solculuğun her türünün tasfiye edildiği bir dönemin lideri olan ******'ın, kongreyle birlikte partiyi hareketlenmeye soktuğu açık. CHP açısından bu herhangi bir umut işareti içermemektedir; ama AKP için sözü edilen alternatifsizliğin, kendi kulvarında CHP için de geçerli olduğu unutulmamalıdır.Kürt faktörü de seçim sürecinin bir diğer kritik öğesidir. AKP'nin rakipsizliğinin en fazla bu alanda belirginleştiği, öte yandan Kürt milliyetçi/liberal hareketinin bu seçime hangi parti çatısı altında gireceği ya da yine bağımsız aday taktiğinin mi tercih edileceği gibi sorular orta yerde durmaktadır. Bu tabloya bir AB senaryosu olarak "çatı partisi" eklemesi yapılmaya çalışılacak. Ne de olsa, seçime giden bir ülkede yeni oluşumlara gün doğar. Peki ya sol?Bu karmaşıklığın şu tür bir duyguyu provoke etmesi muhtemeldir: Şu sular durulsa da ferah ferah solculuk yapsak... Birincisi sular durulmayacak. İkincisi teori yaparken belki geçerlilik taşıyabilen bu tür duyguların siyasette, hele devrimci siyasette yeri yok. Sol, adı Türkiye olan bu karmakarışık manzaradan emekçiler adına olanaklar türetebildiği ölçüde soldur. Dolayısıyla, üçüncüsü solun bugün en fazla ihtiyaç duyduğu özellik yaratıcılıktır. Yaratıcılık, solun yukarıdaki kısa listede sıralanan girişimlere karşı mücadelesini güçlendirmek için sergilenecektir.
www.sol.org.tr 'den alıntıdır !..
| |
|