27 Nisan 2008
Artık alıştık... Tayyip Erdoğan, işçiye, çiftçiye, köylüye tahammül edemiyor, sinirlenince hakaret etmeye başlıyor. Türkiye'nin bütün yükünü taşıyan, alın teriyle zenginlikler yaratan ama kendileri yoksul kalan milyonlarca emekçiyi hor görüyor, aşağılıyor.
Çünkü ne eşitliğe, ne adalete, ne hukuğa, ne bilime inanıyor. Birilerinin zengin, birilerinin yoksul olması ona doğal geliyor. Bu nedenle işçilere "ayak takımı" imasında bulunmakta bir sakınca görmüyor.
İşçiler sesini kessin, otursun, o ve arkadaşlarının verdiği sadakayla yetinsin istiyor. Emekçilerin yoksul insanların memleket meseleleriyle ilgilenmesinden rahatsız oluyor. Onun anlayışına göre, tıpkı kendi partisindekiler gibi, ancak zenginler, patronlar siyasetle ilgilenmeli.
Yani bu ülkeyi emperyalist ülkelerin elinde oyuncağa çeviren, neredeyse sömürge durumuna düşürenler!
Yani bu ülkeyi borçlu, onursuz, bağımlı hale getirenler!
Yani bu ülkeyi yolsuzluk, talan ve sömürü cennetine çevirenler!
Yani bu ülkeyi akıldışılığa, gericiliğe, cehalete teslim edenler!
Erdoğan'ın "baş" dediği bunlar.
Ayak takımı işçiler, emekçiler, köylüler ne yapıyor? Onlar bağımsız bir Türkiye istiyor. Onlar iş ve aş istiyor. Onlar emeklilik haklarının ellerinden alınmamasını istiyor. Onlar Türkiye gibi bir ülkenin tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmamasını istiyor. Onlar günde 8 saatten fazla çalışılmasın istiyor. Onlar iş kazalarına karşı önlem istiyor. Onlar insanca yaşam, eşitlik ve özgürlük istiyor.
1 Mayıs günü Taksim'de bu isteklerini dile getirecekler.
AYAKLAR 1 MAYIS'TA TAKSİM'DE BULUŞUYOR.
BÖYLE BAŞ İSTEMİYORUZ DEMEK İÇİN!
AKP'Yİ İSTEMİYORUZ DEMEK İÇİN